SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

EDEB BAHSİ

<< 5023 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ صَالِحٍ حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ وَهْبٍ قَالَ أَخْبَرَنِي يُونُسُ عَنْ ابْنِ شِهَابٍ قَالَ أَخْبَرَنِي أَبُو سَلَمَةَ بْنُ عَبْدِ الرَّحْمَنِ أَنَّ أَبَا هُرَيْرَةَ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ مَنْ رَآنِي فِي الْمَنَامِ فَسَيَرَانِي فِي الْيَقَظَةِ أَوْ لَكَأَنَّمَا رَآنِي فِي الْيَقَظَةِ وَلَا يَتَمَثَّلُ الشَّيْطَانُ بِي

 

Ebu Hureyre (r.a.) Rasûlullah (s.a.v.)'i şöyle buyururken işittiğini söylemiştir:

 

"Kim beni rü'yada görürse uyanıkken de görecektir. -Yahut da-: Sanki uyanık iken görmüş gibidir. (Çünkü) şeytan benim şeklime giremez."

 

 

İzah:

Buharî, ilim, edeb, ta'bir; Müslim, rü'ya; Tirmizi, rü'ya ; İbn Mâce, rü'ya; Darimî rü'ya; Ahmed b. Hanbel, I. 375, 400, 440, II, 232, 41 I, 442, 463, III, 269, 530.

 

Metinde geçen "uyanık iken de görecektir.." sözü üzerinde çeşitli açıklamalar yapılmıştır... Bü­tün bu görüşleri yedi maddede toplamak mümkündür:

 

1. Bu cümlede teşbih vardır. "Beni rü'yada gören aynen uyanık iken görmüş gibidir. Binaenaleyh beni rü'yada gören eğer uyanık iken görmüş olsaydı, uyanık iken görmesi aynen rü'yada gördüğüne uygun olurdu" de­mektir.

 

Ancak bu izah Hz. Nebiin rü'yada aslî sıfatına uygun olarak gö­rülmesiyle ilgilidir. Rü'yada asli sıfatlarına aykırı biçimde görülürse o za­man bu rü'ya te'vile muhtaçtır. Meselâ yüzü, gören kimseye dönük ola­rak görülmüşse bu hayra alamettir. Sırtı dönük olarak görülmüşse şerre alâmettir.

 

2. "Beni rü'yasında gören kesinlikle kıyamet gününde de görecek" de­mektir. Ancak bu görüş tenkid edilmiştir. Çünkü Hz. Nebii kıyamet gününde ümmetinin hepsi görecektir. Binaenaleyh Hz. Nebii kıya­met gününde görmeyi sadece onu rü'yada görenlere tahsis etmenin bir an­lamı yoktur.

 

3. "Beni rü'yasında gören benim hakikatimi görmüş demektir." anla­mına gelir. Ancak bu görüş Hz. Nebiin hakikatini görmek onu ve­fatından önceki cismi ve ruhuyla görmekle mümkün olacağından Hz. Nebiin, o anda vefatından önceki suretiyle o zatın önüne gelip te-cessüm etmiş olmasını gerektirir ki; bir kimsenin Hz. Nebii vefatın­dan sonra bu şekilde görmesi mümkün olmayacağı gibi, kabri de boş ka­lacağından, kabrini ziyarete gelenler boş bir mezarı ziyaret etmiş olacak­lardır, gerekçesiyle tenkid edilmiştir,

 

4. "Beni rü'yasında gören, sağlığımdaki suretimle görmüştür" anlamı­na gelir. Bu görüşe göre Hz. Nebii rü'yasında Şemail kitaplarında tarif edilen şekle aykırı olarak görenlerin rü'yalarının sadık rü'ya olmayıp karışık rü'ya olması gerekir. Oysa şurası bilinen bir gerçektir ki, Hz. Pey­gamberi rü'yasında Şemail kitaplarında tarif edilen vasıflara aykırı olarak görmüş bile olsa onun rü'yası haktır. Fakat te'vile muhtaçtır. Mesela bir kimsenin onu rü'yada evine girerken görmesi evinin hayırlarla dolacağı­na alâmettir.

 

5. "Beni rü'yasında gören beni sağlığımda kullandığım aynadan göre­bilecektir" anlamına gelir ve bu mevzudaki görüşler içerisinde isabet de­recesi en az olan görüş budur.

 

6. "Benim asrımda yaşadığı ve bana iman ettiği ve beni rü'yasında gör­düğü halde uyanık iken göremeyenler mutlaka Medine'ye hicret etmek suretiyle uyanık iken de görmeye muvaffak olacaklardır" anlamına gelir.

 

7. "Beni rü'yada gören kimse uyanınca mutlak surette tâbir veya haki­kat yoluyla bu rü'yanın te'vilini anlayacaktır" demektir.[İbn Hacer, Fethü'l Bari, XVI, 39-40.]

 

8. "Beni rü'yada gören benim manamı kavramaya yarayacak bir misal görmüştür,  cesedimi  görmüş  değildir"  demektir.Bu  görüş  imam Gazzali'nindir.

 

Her ne kadar Hz. Nebii vefatından sonra, uyanık iken görmenin mümkün olup olmadığı meselesi ulema arasında ihtilaflı ise de aslında sa-lihlerden büyük bir cemaatin Resul-ü zişan efendimizi rü'yalarında gör­dükten sonra uyanık iken de görüp müşkillerini sorarak öğrendikleri riva­yetleri meşhurdur. Bunlar evliyanın kerameti nev'inden olaylardır.

 

İmam Şar'anî (r.a.) bu mevzuda şöyle diyor: "Sallalahü aleyhi ve Sel-lemt/".fendimize çokça salat ve selam getirmeye çalışmalısın böylece o çevreye girebilecek ve efendimizi görecek bir yol bulmuş olursun..

 

.... Bu iz üzerinde yürüyen herhangi bir kişi bütün kusur ve kabahatler­dendim cay a kadar Rasûlullah (s.a.v.) efendimize salat ve selamı çoğaltır­sa, artık o kişi uyanık bir halde iken istediği an (s.a.v.)'le buluşabilir..."

 

".... Şeyh Nureddin Şûnî hazretleri günde onbinkez salat ve selam geti­rirdi. Ahmed Zehavî de kırkbin salat okurdu. Birgün bana şöyle demişti:

 

Bizim yolumuz yüce Nebie salat ve selamı çokça getirmektir. Bu sayede Rasûlullah meclisimize uyanık halde şeref verir, ashab-ı kiram gibi kendisiyle sohbet eder, dinimizin kapalı yönlerini, şüpheli, zayıf ola­rak anlatılan hadislerin doğruluk derecesini kendisinden öğrenir, sonra tavsiyeleriyle amel ederiz.."[Şarânî, Levâkihu'l-Envâri’l-kudsiyye, s.284.]

 

İmam Gazzalî hazretleri el-Münkizu Mine'd-Dalâl isimli eserinde bu gerçeği şöyle ifade eder:

 

"Tarikatın başlangıcından itibaren keşif ve müşahedeler başlar, hatta onlar uyanık halde bile melekleri ve nebilerin ruhlarını görürler, onlardan sözler işitir ve faydalar temin ederler."

 

Yine İmam Gazzali hazretlerine göre rü'yasında Hz. Nebii gö­ren kimse aslında Hz. Nebiin kendini değil, misalini görmüştür. Tıpkı rü'yasmda Allah'ı gören kimse gibi. Gerçekten hak teâlâ hazretle­rinin temiz zâtı, suretten ve şekilden münezzehtir. Fakat o görünen misal onu tanımaya bir vâsıta olabilir."

 

Bezlü'l-Mechud haşiyesinde açıklandığına göre bu konuda üç görüş vardır:

 

1. Rü'yasmda Hz. Nebii Şemail kitaplarında tarif edilen şekliy­le görmüşse bu kimse rü'yasmda gerçekten Hz. Nebii görüştür. Me­tinde geçen "Çünkü şeytan benim şeklime giremez" mealindeki cümle­de anlatılmak istenen de budur. Buna göre, her kim Hz. Nebii sakahndaki 21 adet beyaz kıldan bir tanesini dahi eksik olarak görse Hz. Pey-gamber'i gerçek şekliyle görmemiştir. Nitekim ashab-i kirâm'da Hz. Pey­gamberi rü'yalarında gördükleri zaman bunun doğru olup olmadığını Hz. Nebi'in bilinen sıfatlarına uygun olup olmadığına göre değerlendi­rirlerdi.

 

2. Hz. Nebii rü'yasmda gören bir kimse her ne surette görürse görsün mutlak surette Hz. Nebii kalp gözüyle görmüştü.

 

3. Rü'yasmda Hz. Nebi'i temiz kimselerin şeklinde gören kim­se de Hz. Nebii gerçekten görmüştür.

 

Hz. Nebi, bir kimseye rü'yasmda şarap içmesini emretse, bu emir o kimsenin günahkârlığını kinayeli olarak dile getiren bir söz olarak kabul edilir. Bir kimsenin öfkelendiği zaman karşısındaki ağzına pislik doldur, demesi gibi..."

 

Bu konuyu el-Mevâhibü'l-Ledünniyye'den aktaracağımız şu cümle­lerle noktalıyoruz: "Bir kimse Rasûlullah efendimizi gayet güzel bir suret üzre görse, gören kimsenin dininde güzel olduğu delalet eder. Azasından birini noksan olarak görse, gören kimsenin dininde bir noksan bulundu­ğuna delalet eder." Doğru söz bu sözdür. Nice kere tecrübe edilip böyle bulunmuştur, dediler. Bu takdirde Nebi efendimizi rü'yada görme­nin çok büyük faydası olur. Her kişi kendi halini müşahede eder. Noksa­nı varsa tamamlamaya çalışır. Güzel hali varsa onları daha da arttırmaya heves eder, şükür üzere olur. Velhasıl Rasûlullah efendimiz hazretleri parlak bir ayna gibidir ki, onda asla bulanıklık ve keder tozlan bulunmaz. Ona bakan kimse kendi suretini müşahede eder.

 

Rü'yada işitilen sözü hakkında da böyle demişlerdir. Mesela bir kim­se rü'yasmda Rasûlullah efendimizden bir söz işitmiş olsa, sünnetine tat­bik eder, eğer uygun düşerse haktır, eğer aykırı gelirse o işitenin kendi bo­zukluğu yüzündendir. Şerefli zatını görmek haktır. Aykırılık ve noksanlık olursa gören kimsenin kendi halinin öyle olmasındandır. En iyisini Allah bilir.